2000 yılında Mürüvvet Türkyılmaz’ın inisiyatifi ile start alan Açık Masa İnisiyatifi daha sonra Açık Masa Sanat İnisiyatifi olarak kolektif oluşumlara ağırlık verdi. “Sanatçının Hayatta Kalma Stratejileri” sergisinde farklı sanatçıları bir araya getiren Rafet Arslan ve Mürüvvet Türkyılmaz’ın yürütücülüğünü üstlendiği Açık Masa Sanat İnisiyatifi’nin ikinci sergisi.
2000 yılında start alan Açık Masa Sanat İnisiyatifi
Sanatçının Hayatta Kalma Stratejileri sergisi, farklı kuşak, deneyim, medyumlardaki sanatçıları yan yana getiriyor. Sanatçı varoluşunun direnişi, ontolojik halleri, gündelik hayat ve deneyim ile ilişkileri bu serginin merceğinde yer alıyor.
Özellikte Gezi Direnişi sonrası güncel sanatta birlikçi eğilimin dağılması, yoğun a-politikleşme, dekoratif üslupta yükseliş ve piyasa baskısı gibi sorunsallar gerek kavramsal gerek estetik sorgulamalar ile Kıraathane Edebiyat Evini nefes alan bir alana çeviriyor.
Açık Masa; Türkiye'de sanatçı varoluşun kendisini sorunlaştırarak, bir sergi kuruyor. Her türlü sosyal güvenceden yoksun, bir çeşit hayatta kalma oyununa dönüşen, Türkiye’de sanatçı olmanın ontolojisini ameliyat masasına yatırıyor. Doğal olarak kültür endüstrisinin bir parçası olan Türkiye sanat piyasasının kendisini de bu sorgulamanın bir unsuru yaparak.
Açık Masa Sanat İnisiyatifi, 23. Yılında forum, sokak eylemleri, Açık Radyo programı gibi pratikleri yanına sergi deneyimlerini de katıyor ve Kıraathane Edebiyat Evi’nde güncel sanatın tartışmaktan imtina ettiği acil sorunsalları tartışmaya açıyor.
Ayrıca, Açık Masa-Açık Sahne Performans Gecesi
Açık Masa Sanat İnisiyatifinin 2022’den beri düzenlemeye başladığı Açık Sahne etkinlikleri Feshane Artİstanbul, KargArt ardından 11 Eylül Çarşamba 19:00’da Kıraathane Edebiyat Evinde sahne alıyor.
Açık sahne de şairler doğaçlama müzik, noise, belki de dans yan yana geliyor.
Katılım sağlayanlar; Suhan Lalettayin, Şevket Kağan Şimşekalp, Volkan Ergen, Mehmet Hecebil
23 Eylül Pazartesi günü ise, Hüseyin Gökçe’nin ön sunumu ve ardından yapılacak sanatçı forumu serginin açtığı tartışmayı çokluğa değin genişletmeyi arzuluyor.
Sergi, Rafet Arslan’ın İSTİLA başlıklı çok etkileyici performansıyla açıldı. Rafet Arslan Kıraathane’nin balkonundan elinde megafonla sokağa seslendi. Sokaktan geçenler balkonda siyah çöp poşetlerinden bir böceğe dönüşmüş karakterin yasaklara karşı isyankar haykırışına irkilip balkondaki diyaloga odaklandı. Arslan’a eşlik eden Ertürk Erkek öfkeli vatandaş rolündeydi. Fotoğraf sanatçısı Özcan Yaman’ın kaydettiği performansın detayı Rafet Arslan’ın YouTube video kanalından ve Açık Masa instagram sayfasından izlenebilir. Kostümü ise, İlgen Arzık, Taciser Sevinç tasarladılar. Bu performans ile sokak da bir şekilde sergiye bağlanmış oldu.
Mürüvvet Türkyılmaz’ın sergideki çalışmaları “Alice yolculuğu” oldukça etkileyici ve zaman yolculuğu niteliğinde. Ülkeler, şehirler arası gezintinin içinde sanatçının yolculuğunu izliyoruz.
Söz Mürüvvet Türkyılmaz’ın
“Benim sergideki işime gelirsek, 2003’te Londra’da Gasworks misafir sanatçı programına kabul edilmiştim. Oraya ilk gittiğimde çok sevindim kabul edildim diye fakat bir süre sonra atölyede çalışmaya, kenti yaşamaya başladığımda biraz kafam karıştı, sorular oluştu. Neden buradayım, sanatçı olarak ne anlam ifade ediyor. Bu Coğrafyayla nasıl mücadele edeceğim, sanatçı kimliği okarak bana biçilen tanım veya kariyerim için yapmam gereken o günün sanat koşulları beni buraya taşıdı ise üreteceğim iş, tavır ne olacaktı gibi… Bu sorularla ilk defa gittiğim bu kentin sokaklarında kaybolmaya başladım. Yanımda hep Alice kitabı vardı ve bana yoldaş, rehber oluyordu. Zamanla, Alice karakteri ile benim sanatçı kimliğim ya da içinde olduğum dönemin Çağdaş Sanatçı ya da güncel sanatçı kimliği ile örtüşmeye başladı. Kendimi Alice’te bulmaya başladım yani bilmiyorum belki alter-ego olabilir. Sonra da bu projem doğal olarak şekillenmeye başladı. Aynı dönemde oraya göç eden fotoğrafçı bir arkadaşımdan, Kadir Aktay’dan,
Alis Harikalar Diyarında kitabını okurken kentin meydanlarında, turistik mekanlarında veya anlık seçtiğim yerlerde fotoğrafımı çekmesini rica ettim. Yıllara, yaşamıma yayılan ve yaşam boyu sürecek farklı kişilerce fotoğraflandığım bir projeye adım atmış oldum.”
Sanatçının uzun yıllar süren çalışmasını izlemek çok heyecan verici.
Türkyılmaz eserlerini anlatmaya devam etti.
“ Farklı ülkelerde, şehirlerde çekilen bu fotoğraflardan bir albüm oluşturdum. Bu hareketli, motorla çalışan bir albüme dönüştü. Çünkü bir ara Beşiktaş’ta dolaşırken bir fotoğrafçının vitrininde bu mekanizmadan görmüştüm. Sünnet ve evlilik düğünlerinin olduğu fotoğraflar dönüyordu bu hareketli mekanizmada. Ben de aynısını yaptırdım. İlk defa 2013’te Tütün Deposu sergi mekanında “Bilinmeyen bölge gittiği yere kadar” başlıklı kişisel sergimde izleyiciye sundum. Alice fotoğrafları sürdü. Bu sürede hamileliğim boyunca ve sonrasında, Ege büyürken hep Alice albümü oluşmaya devam etti. Oğlum Ege büyüdü, şimdi üniversitede, Montpellier’de. Geçen yıl onu yeni hayatına hazırlama, benim İstanbul’dan taşınma arasında annemi kaybettim ve hayatımın rotası tamimiyle değişti ve annemin evine taşındım. Aile eşyalarına, albümlere yeniden bakmaya yas sürecini sağaltmaya başladım. Alice’in de yeni projesi yavaş yavaş belirdi aslında ve bu sergideki projede zamanda kayma oldu ve 2024’te Alice sepya zamana düştü. Bu sefer, Ege’nin şehrini seçtim. Montpellier tarihi bir şehir ve rengi bana sepya tonunu çağrıştırdı. Alice’in var kalma mücadelesi: Alis bir başkasıdır serisi bu sergide motorlu albüm ile birlikte sergileniyor şimdi. Bu sepya albüm serisinin önemli noktalarından biri içerisi ve dışarısı olarak seçtiğim mekanlar. Şehrin önemli turistik alanları ve sanat tarihinin en önemli koleksiyon parçalarının olduğu Fabre Müzesi. Gustave Courbet’nin Günaydın Mösyö Courbet’sinin olduğu odada, Édouard Manet, Pierre Soulages gibi sanatçıların koleksiyon odalarında Alice fotoğraflarını çektirdim. Klasik dönemden Modern sanat dönemine kadar bizim sanat tarihi bilgimizi inşa eden bir sanatın öyküsünde dolaştı Alice. 8 Mart Feminist yürüyüşüne de denk geldi. Büyük bahçelerde yürüdü, daracık sokaklardan geçti ve yine meydanlara çıktı. Tüm bu süreci Ege Birsel fotoğrafladı. Onun sayesinde yeni bir albüm oluşturmuş oldum. Kendisine çok teşekkür ediyorum.”
Bu sergiyi nasıl oluşturdunuz?
“Sergi hakkında ise, ayrı bir başlık açmak ve konuşmak gerekiyor. Burada tek başıma anlatmam mümkün değil. Rafet Arslan ile bir Açık Masa sergisi nasıl olurdu sorusuyla yola çıktık. Tüm serginin oluşum süreci daha geniş ele alınmalı. Serginin üzerinde durduğu sorular, Hakan Kırdar’ın tasarladığı sergi afişimizde açıkça yazıyor. Sergideki sanatçı dostlarım,
Gül Duygu Arslan, Gülistan Karagüzel, Hakan Kırdar, İbrahim Şimşek, Rafet Arslan ve sergi etkinliklerine katılan eleştirmenlerle, sanatçılarla birlikte, serginin yapıldığı dönemin sorunlarını vurgulayan, kayda değer tarihsel bir sergi yaptığımıza inanıyoruz. Bu söyleşi fırsatını verdiğiniz için size ve bu kolektif ruhla oluşturduğumuz sergideki tüm sanatçı dostlarıma, teknik deneyimini paylaşan sanatçı dostumuz Bünyamin Bozkuş’a, sergi kurulumunda tek başına bir ekip olan Sidar arkadaşımıza, emeği geçen tüm Kıraathane ekibine, Mehtap Gürbüz’e, Mustafa Arslantunalı’ya, sergimize rehberlik eden Barın’a ve bize güvenen, destek olan başta Sibel Kırık’a, Caner Duyar’a, yanımızda olan olamayan herkese çok teşekkürler. Açık Masa Sanat İnisiyatifi yeni hayalleri yaratmayı, eylemde kalmayı hedefliyor.”
Hatice Özbay