Ülkemizde patron veya aile şirketlerinin yönetim sorunları, önemli bir ekonomik sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şirketler, milli gelirde %90'lık bir paya sahip olmalarının yanı sıra en fazla istihdam sağlayan işletmeler arasında yer almaktadır. Bu durum, ülke ekonomisinin büyük bir kısmının bu tür şirketlerin performansına bağlı olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bu şirketlerin ekonomimizdeki kritik rolü göz önüne alındığında aile şirketlerinde yaşanan sorunlara çözüm bulmak oldukça önemli hale gelmektedir. Aksi takdirde bu sorunların hem şirketlerin sürdürülebilirliğini hem de geniş çaplı ekonomik istikrarı tehdit edebileceği söylemek mümkündür. Bu nedenle aile şirketlerinin karşılaştığı sorunlara odaklanmak ve bu sorunlara etkili çözümler geliştirmek, hem şirketlerin uzun vadeli başarısını güvence altına almak hem de ülke ekonomisinin sağlıklı bir şekilde büyümesini desteklemek açısından önemli ve gereklidir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde öncelikli olarak aile şirketlerinde yaşanan yönetim sorunlarının ele alınması ve bu sorunların çözülmesi gerekmektedir. Böylece şirketlerin kurumsallaşmasını sağlanarak, uzun vadede sürdürülebilir bir yapıya kavuşmaları mümkün olacaktır. Kurumsallaşma sağlandıktan sonra ise daha fazla istihdam oluşturmak amacıyla tüm iş süreçlerinin iyileştirilmesi de bir diğer kritik adım olacaktır.
Kurumsallaşmanın önemi iyi kavranmalıdır. Çoğunlukla aile şirketleri, yönetimde profesyonellik ve şirket yönetim becerileri eksiklerinden dolayı uzun ömürlü olamamaktadır. Türkiye'deki aile şirketlerinin ortalama ömrü 25-30 yıl civarındadır. Şirketlerin ilk kuşaktan üçüncü kuşağa geçişte hayatta kalma oranları dramatik olarak düşmektedir. Ancak kurumsallaşan şirketlerin bu sürekliliği sağlamaları daha olası hale gelmektedir. Kurumsallaşma, patron ya da aile fertlerinin yönetim yetkilerini profesyonellere bırakması değil şirketin geleceğini etkileyen politika, kural ve kanunların belirlenmesi ve karar alma süreçlerinin sistematik bir şekilde yönetilmesidir. Bunun için şirket kurucuları veya ortaklarının profesyoneller ile iş birliği içerisinde çalışması çok önemlidir. Kurumsallaşma sürecini birlikte yönetmeleri halinde bu durumdan her iki ekipte yararlanacaktır.
Şirketler için kurumsallaşma ifade edildiği kadar kolay olamamaktadır. Bu süreç içerisinde bazı engeller ile karşılaşılmaktadır.
Kurumsallaşmaya engel olan faktörlerden bir tanesi paydaşların sahip olduğu bazı korkulardır.
Kontrolü kaybetme korkusu bunlardan birisidir. Şirket kurucuları ve aile üyelerinde şirket üzerindeki otoritelerinin zayıflayacağı veya kontrolü kaybedecekleri yönünde korkular olabilir. Şirketi profesyonellere yani dışarıdan gelen kişilere devretme korkusu bir başka korku olarak karşımıza çıkmaktadır. Onların şirket kurucuları ya da aile çalışanları kadar işe sahip çıkamayacakları düşüncesi önemli pozisyonların aile çalışanları tarafından kontrol altında tutulmasına sebep olmaktadır. Zaman zaman bu durum kurucu patronlar tarafından yönetememenin bir sonucu gibi algılanarak kendilerinde yetersizlik hissinin oluşmasına zemin hazırlayabilir ve zamanla yaşam kalitesi düşebilir. Bu süreçte kurucu patron, sonraki kuşaklar ve profesyonellerin birlikte çalışabilmesi için yollar aranarak her bir çalışanın iş tatminini yakalamasına fırsat verilmelidir.
Şirket kurucuları, ortakları veya aile üyesi çalışanlarda kurumsallaşmanın yüksek maliyetlerinin olduğu yönündeki düşünce bir diğer gündem maddesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Maliyet konusu genellikle şirketler tarafından hep finans maliyeti olarak düşünülmektedir. Aslında sonuçları açısından daha önemli olan stres ve zaman maliyeti çoğunlukla gözden kaçmaktadır. Bazen kaçınılan bir finans maliyeti sonuçları itibari ile şirketin geleceğini tehdit eden bir sebebe dönüşebilir. Şirketimizi 35 yıl ayakta tutup sonrasında yeni kuşaklara sağlıklı bir şekilde devretmek istiyorsak bazı maliyetlere katlanılması gerektiğinin farkında olmak gerekmektedir.
Zaman zaman aile üyelerinden oluşan çalışanların kurucunun beklentilerini tam olarak karşılayamaması kurucuda ve çalışanlarda bir stres oluşturabilir. Beklentilerin açık bir şekilde ifade edilmesi, karşı tarafında kendi şartlarını açık bir şekilde ifade edebilmesi ile bu stres azaltılabilir. Gerekirse bir endüstri psikoloğundan destek alınarak da ilişki yönetimi sağlanabilir.
Kurumsallaşmanın şirkete sağlayacağı ciddi faydaların tüm paydaşların farkında olması oldukça önemlidir. Şirkette şeffaf ve adil bir yönetimin sağlanması, duygusal tepkilerin azalması, performans değerlendirmesine dayalı çalışan yönetimi, iç ve finansal denetim mekanizmalarının devreye girmesi, aile bireylerinin karar alma süreçlerine yetkinlik bazlı müdahalesi bu faydalardan sadece birkaçıdır. Diyelim ki bütün korkuların üstesinden gelindi ve kurumsallaşma sürecine başlandı. Peki bu süreçte hangi adımlar atılacaktır?
Danışmanlardan destek alınması, aile anayasasının hazırlanması, profesyonellerin işe alımı ve desteklenmesi, denetim mekanizmalarının kurulması, şirket ve aile kasalarının ayrılması, periyodik olarak idari ve değerlendirme toplantılarının yapılması, performans değerlendirme ve kariyer yönetimi sistemlerinin kurulması, yönetim kurulunun ve diğer kurulların oluşturulması, teknolojik destek sistemlerinin devreye alınması, sürekli eğitim programlarının uygulanması olarak bazı adımları sıralayabiliriz.
Kurumsallaşma süreci zor ve uzun bir yolculuk olsa da şirketin geleceği ve sürekliliği için kaçınılmazdır. Şirketlerin bu sürece inanç ve irade ile yaklaşması gerekir. Başladıktan sonra da “olmuyor” diyerek kısa sürede vazgeçmemek gerekir. Sizlerde bu konu hakkındaki soru, görüş ve önerilerinizi lütfen benimle paylaşınız.